13 Mart 2009 Cuma

Fermani ALTUN

Maraş Afşin’de doğmuştur. Bir ekonomist olarak savunduğu ekonomik modellerden dolayı, 1987 yılında “Dünya Ekonomistler Ödülü”nü almış ve 120’ye yakın ülkede kültürel ve ekonomik konularda konferanslar vermiştir. Altun, İstanbul Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmış, günlük büyük bir gazetede de köşe yazarlığı yapmıştır.

TÜRK İSLAM BİRLİĞİ


Türk İslam Birliği'nin sağlanması için ivedilikle İslam dünyasının kendi içinde kendisini sorgulaması gerekmektedir. İslam'ın ilk dönemlerinden beri yaşanan acı olaylar, bölünmeler, İslam'ın ilk 300 yılında Ehl-i Beyt-Kur'an cephesi diğeri ise Hariciler, Emeviler ve Abbasiler'in oluşturduğu şer cephesi mevcuttu. Halifeler, 12 İmamlar ve İçtihat imamları bu saydığımız şer cephesi tarafından katledilmiştir. Yani İslam'da Alevilik- Sunilik ayrımı yoktu.
Osmanlı devletinin kuruluş döneminde aynı şekilde İslam Birliği ve kardeşliği doğru şekilde tesis edilerek imparatorluk oluşturulmuştur. Tüm İslam'ı kucaklayan diğer dinlere hoşgörüyle kucaklayan bir vizyon sergilenmiştir. Hz. Ali (ra) “Bütün Müslümanlar din kardeşimiz, bütün insanlar insan kardeşimiz” vecizesi bir pusula olarak kabul edilmiştir. Bu başarının ve bu tarihi şansın hedeflerine ulaşmasında en büyük etken Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana, Şeyh Edebali gibi büyük düşünürlerin öcülüğünde olmasıydı. 250 yıl boyunca 7 kıtaya yayılan Osmanlı Devleti İslam'ın sevgi, hoşgörü, dayanışma, ilim, barış, hak ve hukuk değerlerinden şaşmamıştır. Ne zaman ki bağnazlığa İslam içinde inanç düşmanlığına, mezhep ayrımına ve İslam'ın ideolojileşmesine sebep olan yanlışlara düştüğü için batmaya mahkum olmuştur. Yaşadığımız bu çağda İslam içindeki mezhep ayrılıklarının, bilgisizliklerin ve yanlışların İslam'ı perişan ettiğini bölünmelere, şekilciliğe ve düşmanlıklara varan kamplaşmalara düştüğünü görüyoruz.
Sonuç olarak özet halinde sunduğumuz geçmişin değerlendirmeleri doğru analiz edilerek önce doğru Müslüman olmak mecburiyetindeyiz. Bütün Müslümanların ortak değeri olan Kur'an, Sünnet ve Ehl-i Beyt temel değerlerinden kucaklaşma mecburiyeti taşınmalıdır. İslam'ın ideoloji tutsaklığından, mezhep tahasubundan, şekilcilikten, ilim ve medeniyete karşıymış gibi gösterilmesinden kurtarılması gerekir.
Hoşgörü ve diyalog adına İslam dışındaki dinlere büyük ilgi gösterilmesi elbette ki olumlu bir anlayıştır. Fakat bunları yapanların İslam içindeki inanç farklılıklarına aynı ilgi ve sevgiyi diyalogu göstermediklerini görüyoruz. Yüce dinimizde de emredildiği gibi önce aile içindeki sevgi ve saygıyla başlayacaktır.
İslam dininin sadece birkaç dua ezberleyip ömür boyu onları tekrarlamakla İslam'ın gereklerinin yerine getirilmediği öğretilmelidir. İslam dininin sevgi, ilim, hak ve hukuk, hayır, hizmet ve medeniyet olguları olmazsa olmazların başındadır. Yani İslam insanlık için büyük bir deryadır. Önemli olan insanın nasıl değerlendirdiğidir.
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı olarak yaptığımız çalışmalar, sahip olduğumuz görüş ve vizyon tüm Müslümanlara örnek olduğunu söyleyebiliriz. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de sizleri ayrı ayrı kabileler ve farklılıklarla yarattım birbirinizi seviniz diye emretmektedir