11 Mart 2009 Çarşamba

Cengiz GÖKÇEK

1934 yılında Gaziantep’te doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra 1967 yılında MHP de göreve başladı, daha sonra parti genel idare kurulunda görev aldı. 1977 de Gaziantep milletvekili olarak meclise girdi ve Demirel MC hükümetinde sağlık bakanı oldu. 1980 sonrası politikayı bıraktı. Bu gün Avrasya Vakfı Kurucular Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir.

HAMİLİK TÜRKİYE’NİN ASLİ GÖREVİDİR


Dünya coğrafyası üzerindeki yerleşime göre Türk Cumhuriyetleri ve Müslüman ülkelerin bulunduğu bölgeler gerek yeratlı zenginlikleri gerekse topraklarının verimliliğiyle en kıymetli yerlerdir. Bu ülkelerin sahip olduğu doğal zenginlikler bugün birçok dünya ülkesi tarafından yakından takip edilmektedir. Uğrunda dünya savaşlarının yapıldığı, sinsi siyasi oyunların oynandığı bu doğal kaynaklar, doğru ve akıllıca kullanıldığında ait olduğu ülkenin dünya politikasında söz sahibi olmasını sağlayacak niteliktedir. Bu yüzdendir ki, Türk Cumhuriyetleri ve Müslüman ülkelerin elinde olan bu güç birkısım karanlık ideolojiler tarafından kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda gerek Müslümanların gerekse Türklerin birlik içinde olmalarını ve beraberce ortak hareket etmelerini engelleme faaliyetleri yürütülmektedir. Bunlara karşı son derece dikkatli olunmalı ve Türkiye’nin menfaatleriyle çakışmayan en uygun sonuca göre hareket etmeye gayret sarf edilmelidir.
Türkiye devlet yapısı itibariyle laik ve demokratik bir ülkedir. Ama aynı zamanda ülkemizi oluşturan insanların %99’u Müslümandır. Bu şekliyle Türkiye hem İKÖ üyesidir hem de Avrupalı bir yapısı vardır. Son yapılan NATO zirvesine ev sahipliği yapan ülkemiz NATO’ya üye tek Müslüman ülke olarak Avrupalı kimliğini bir kez daha ispatlamıştır.

Bu özelliklerinden dolayı, Türk Cumhuriyetleri için adeta lokomotif görevi üstlenmesi gereken Türkiye, Müslüman ülkelere de güzel bir örnek teşkil etmelidir. Türkiye, laik devlet yapısıyla oluşturulacak olan Türk-İslam birliğinde aktif olarak görev alabilir. Önemli olan halkın bilgilendirilmesi ve eğitilmesidir. Birliğin esas amacının sevgi, kardeşlik, dostluk, insancıllık, güzel ahlak, yardımlaşma ve hoşgörü gibi güzel meziyetlerin yaygınlaşması ve halk arasında gerçekten yaşanması olduğu anlatılmadır. Halkın kültürel yönden eğitilmesi ve birlik ruhunu özümsemesi için kontrollüğünü devletin resmi kurumlarının yapacağı ama faaliyetlerini mevcut dernek ve vakıfların yürüteceği geniş bir eğitim kampanyası başlatılmalıdır. Halkın bilinçlenmesi ve kurulacak olan birliğinin öneminin iyi kavranması için yoğun bir kültür programı uygulanmalıdır.

Türkiye yapılacak bütün bu birleştirici ve eğitici faaliyetlerin hepsinde lider rol üstlenebilecek tek ülkedir. Gerek coğrafi konumu, gerek jeo-politik durumu ve gerekse yönetim biçimi itibariyle Türkiye’nin çok kritik bir pozisyonu vardır. Türkiye sahip olduğu bu imkanları çok iyi değerlendirmeli ve Türk-İslam birliği için gerekli çalışmalara öncülük etmelidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olan Türkiye, atalarından kalan miras gereği doğal olarak yönetici ve birleştirici bir kimlik taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğu kendi yönetiminin yanında içinde barındırdığı birçok farklı etnik grup ve topluluğun da yönetimlerinde hak, adalet ve şefkati benimsemiştir. Böylece her dilden, dinden ve ırktan milletin rahat, huzurlu ve barış içinde yaşamasına uygun bir zemin hazırlamıştır. Kurulacak olan bu birlik vesilesiyle Türkiye, Osmanlıdan gelen yöneticilik ve hamilik özelliklerini en güzel bir şekilde uygulayacaktır. Geç kalınmış bu birliğin bir an önce hayata geçirilmesi Türk ve Müslüman devletlerin hasretle beklediği bir oluşumdur.

e-mail: info@turkislambirligi.org