7 Mart 2009 Cumartesi

Mustafa KARAHASANOĞLU

1948’de Erzincan’da doğmuştur. Yıldız Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1972-1982 Milli Gazete Yayın Yönetmenliği yaptı. Cuma Dergisi Başyazarı olan Sayın Karahasanoğlu, halen Vakit Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulunmaktadır.

REÇETE: İSLAM BİRLİĞİ

İnsanlığın 21. yüzyılda ulaştığı bilgi ve teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişirken, gücü elinde tutan devletler, edinilen bu bilgi ve tecrübelerin aksine bir davranışla, bütün bir insanlığı kan ve göz yaşına boğuyorlar.
Tarih bize devletlerin yıkılışında en önemli iki faktörün, toplumun ahlaki değerleri kaybetmesi ve yönetimin adaletten ayrılmış olmasını kaydediyor. Bugün, Birleşmiş Milletler yapılanmasındaki beş ülkeye verdiği veto ayrıcalığı ile daha işin başında adaletsiz bir siyasi oluşumu sayılıyor. Az gelişmiş ülkelerin gıda harcamalarından fazlasının, Amerika'da sadece kozmetik kullanımına harcanmasında, ekonomik dengesizliğin birer çarpıcı örneğini teşkil ediyor. Özellikle Batı alemindeki uyuşturucu kullanımının yaş sınırının on beşe inmiş olması cinsel tercih adı altında ahlaki erozyon, bize büyük bir çöküşün habercisi olmaktadır.


Dünyamızın içersinde bulunduğu bu siyasi ve ekonomik dengesizlik, milletlerin birbirine olan güvenini sarsmakta, bu güven bunalımı da büyük bir kaosa sebebiyet vermektedir. II. Dünya Savaşından sonra oluşan yeni dünya düzeninde siyasi gücü elinde tutan ABD ve Avrupa, insanlığa vaat ettiği demokrasi, özgürlük ve refah gibi değerleri yaşatmanın tam aksine azınlığın çoğunluğa tahakkümü , en kutsal hak olan yaşama hakkını yok sayarak, insan haklarını ayaklar altına aldılar. Bugün, ülkeler arasındaki kabul edilemez yaşama standardındaki farklılıklarla dünya yaşanamaz bir hale geldi.
Elli yıl içersinde insanlığı 2 Dünya Savaşına sokan Batı medeniyeti milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine ve dünyayı harabeye çevirdiği içindir ki insanlık yeni bir medeniyet arayışı içindedir. Bu medeniyet, insanı eşref-i mahluk yapan, Rabb'ine şükreden, kula kulluk yapmadan insan onurunu ayakta tutan ve Allah'a kulluğu esas alan bir medeniyet anlayışı olacaktır.
Bu medeniyet hiçbir ırk ve din ayrımı yapmadan, yaşama hakkı, düşünme hakkı, inanma hakkı, mülk edinme ve neslini koruma hakkını temel ilke olarak kabul eden ve adaletle hükmeden bir medeniyet olacaktır.
600 yıllık imparatorluk deneyimi ile Osmanlı'nın geçmişte ortaya koyduğu ve İslam anlayışının esas alındığı yönetim biçiminin insanlığa huzur ve mutluluk getirecek yegane çıkış yolu olduğunu düşünüyorum ve bütün bir İslam aleminin bu yeni birliğin tesisi için bütün gücüyle çalışması gerektiğine inanıyorum.