12 Mart 2009 Perşembe

Beyhan ASLAN

1948 yılında Denizli’de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gördü. 21.Dönem Denizli Milletvekilliği ve Anavatan Partisi 21. Dönem Grup Başkan Vekilliği yapmış olan Aslan, halen Ankara Hukuk Müşavirliği ve Serbest Avukatlık görevindedir. Aynı zamanda bir çok dergide de yazıları çıkmaktadır.


TÜRK DÜNYASINDA ÇAĞIN RUHU


‘Bir olalım, diri olalım sevelim sevilelim'

YUNUS EMRE

Çok uluslu, çok dinli, çok dilli Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Alman İmparatorluklarının akıbeti gibi Sovyet İmparatorluğu da dağılmıştır. 1990'lı yılların başlarında dünyanın sosyal ve ekonomik şartları, iletişim alanındaki teknolojik gelişmeler Sovyetlerin dağılma sebebi olmuştur. Dünya bu sürpriz çöküşe hazırlıklı değildi. Berlin duvarının yıkılışı özgürlüklerin zaferiydi. Her imparatorluğun yıkılışı sonucunda olduğu gibi, Sovyet İmparatorluğunun topraklarında yeni bağımsız devletler doğdu. Bu muhteşem olay tüm dünyada alkışlandı. İki kutuplu dünya düzeni tek kutuplu hale geldi. Türklük Dünyası'nı ilgilendiren, heyecanlandıran, sevinç gözyaşları döktüren de Rus imparatorluğunun yıkılışının ardından bağımsızlığına kavuşarak tarih sahnesine yeniden hür ve müstakil devletler olarak devletler ailesindeki yerlerini alan Türk Cumhuriyetleri'nin doğuşu idi.
Türk halkının ve Devleti'nin Türk Cumhuriyetleri'ne olan ilgisi tarihin derinliklerine dayanır. Aynı kökün dalları; Adriyatik'den Çin Denizi'ne kadar bazen bağımsız bazen bir başka devletin egemenliği altında değişik koşullarda varlıklarını sürdürmüş ancak Türk Çınarı'nın dalları hiçbir zaman kurumamıştır. Sovyet İmparatorluğunun yıkılmasından sonra bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin Ay Yıldızlı Al Bayrağı'nın yanında, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte yedi bayrak daha dalgalanmaya başlamıştır.
Türk Cumhuriyeti ile Türk Devletleri'nin kültürel, sosyal ve ekonomik alanlardaki ilişkiler doğaldır. Bu ilişkileri en yüksek düzeye çıkarmak her bir devlet için hedef olmalıdır. Elbette Türk Cumhuriyetleri bütün dünya ülkeleri ile işbirliği içine girecekler, bölge ve dünya barışına katkıda bulunacaklardır. Elbette; her devlet kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecek, halkının refah ve mutluluğunu artırmak, iç güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alacaktır. Hiçbir politik beyin Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkimizde Pan-Türkizm'den bahsetmemelidir. Tarihe baktığımızda hiçbir zaman diliminde Türk Devletleri bir bayrak altında yaşamadılar.
Türk aydınının ve siyasetçisinin üzerindeki yük Türk topluluklarının birbirleriyle ilişkilerinde dostluğa, kardeşliğe ve işbirliğine dayalı bir anlayışı nasıl daha ileri düzeye taşırız olmalıdır.
Kültürel işbirliği geliştirilmeli, değerler ortaya çıkartılmalı, müşterek yazılı ve görsel yayınlarla Türk halkları arası iletişimle değerlerimiz öğretilmelidir. Hoca Ahmet Yesevi'nin hepimizin hocası, Dede Korkut'un hepimizin atası, Manas Destanının hepimizin destanı, Mevlana'nın Yunus'un Hacıbektaş Veli'nin hepimizin gönül erleri olduğu şuuruyla Gençlik Kurultayları vasıtasıyla kültürel coşku sürdürülmelidir.

İlim adamlarının müşterek çalışmaları ile tarihi ve kültürel kökler araştırılmalı ve müşterek ilmi tespitler Türk halklarının kamu oyuna sunulmalıdır. Parlamenterler arası işbirliği yapılmalı ve bu işbirliği sonucu Türk Devletleri arasındaki mevzuat zorluklarını ve çelişkilerini giderici, uyum sağlayıcı yasalar çıkartılmalıdır. Böylece bölgede yatırım yapan iş adamlarımız rahatlayacaktır.
Ekonomik alanda ikili ve çok taraflı işbirliğinin geliştirilmesi için gayret sarf edilmelidir. Türk Cumhuriyetleri arasındaki ekonomik ihtilafların halli için Türk Cumhuriyetleri arasında bir tahkim merkezi ve kurulu oluşturulmalıdır.
Türk Cumhuriyetleri, Müslümanlıkla Demokrasinin bağdaştığını İslam'ın demokratik etiğe önem verdiği, demokrasiye katkıda bulunduğunu, serbest piyasa ekonomisi ile İslam anlayışının çelişmediğini tespit etmeliler. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi üst değerlerin korunması gerektiği fikrinde birleşerek bu değerlerin batının tekelinde olmadığını bütün dünyaya göstermeliler. Siyaset ve hukuk bilimciler müşterek çalışmalar yapmalıdırlar.
Türk topluluklarında yaşayan, ülkelerinin yönetimine, kültür dünyasına, ekonomilerine katkıda bulunan siyaset adamları, aydınlar ; Türk'ün şanlı mazisine yakışır bir istikbale yürümek istiyorsak çağın insanlık değerleri ile buluşup çağın ruhunu solumak istiyorsak, özgür ve zengin birey, bağımsız ve güçlü devlet hedefimiz olacaksa, bölge ve dünya barışına katkı sağlamada fonksiyonel olacaksak, İslam Dünyasına tepeden bakan anlayış yerine gıpta ile bakılmasını sağlamak istiyorsak:
Ey Türk oğlu ayağa kalk, ey mümin dinini iyi oku militanizme değil ilme ve hoş görüye koş.
Tarihin sana yüklediği sorumluluğu unutma.