7 Mart 2009 Cumartesi

Rıza BEGİN

E. Tuğgeneral. Doğu Türkistan Vakfı Başkanı ve Doğu Türkistan Milli Kurultayı Onursal Başkanı.1925 yılında Doğu Türkistan Hoten’de doğdu. Silahlı Kuvvetler Akademisi’ni bitiridi. Emekli Tuğgeneral olan Bekin, Doğu Türkistan Vakfı Başkanı ve aynı zamanda Doğu Türkistan Milli Kurultayı Onursal Başkanıdır.

İSLAM DÜNYASI VE DOĞU TÜRKİSTAN
Bilindiği üzere; Doğu Türkistan Türkleri, Karahanlı Hükümdarı Satuk Buğra Hanın H.320(M.932) yılında, Abbasiler döneminde kendi isteği ile İslam'la şereflenmesinden sonra Müslüman olmuşlardır. Türk-İslam alemi için yeni bir devrin başlangıcı olan bu tarihten beri, bu ülke Müslümanların mübarek İslam dininin İç Asya'da ve Çin'de yayılıp gelişmesi, Ezan-ı Muhammedi'nin bu uzak diyarlarda yankı bulması ve Allah kelimesinin yüceltilmesi için büyük hizmetler vermiş ve vermeye de devam etmektedirler.
Bu ülke, İslam Dünyasının doğudaki kalesi olma özelliğini canları pahasına koruma gayreti içinde olagelmiştir.
Bölgede yetişen dünya çapındaki büyük bilginler, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacib, Rabguzi vb. unutulmaz mümtaz şahsiyetlerin İslam dünyasına, İslam kültür ve medeniyetlerine bıraktığı eserler ve derin izler bu ülke Müslümanlarının İslam dünyasındaki yerini ve önemini belirten gerçeklerdir.
Doğu Türkistan jeopolitik ve jeostratejik konumu, fiziki coğrafyası, tarihi geçmişi, kültürel değerleri ve dini inançları ile; Türk-İslam dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Doğu Türkistan'da Çin istilasının vuku bulduğu 1759 yılından bu yana dini inançları ve milli benliği koruma amacı güden 200'den fazla silahlı ayaklanma olmuştu. Bu direniş hareketleri sonucunda; Doğu Türkistan(Kaşgariya) İslam Devleti (1863-1877), Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1933-1937) ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti (1944-1949) gibi İslam adını taşıyan bağımsız devletler kurulmuştur.
Ancak, Ekim 1949 da Komünist Çin Kuvvetlerinin Doğu Türkistan'ı istilası ile başlayan ve Müslüman halkın tümü ile imhasını hedef alan baskı, işkence ve terör rejimi şiddetini artırarak devam etmektedir.
Tüm baskılara ve din aleyhtarı propagandalara rağmen, 54 yıldan beri Doğu Türkistan da ezan sesleri susturulamamıştır.Doğu Türkistan halkı, Çinlilerden sosyal ve kültürel ilişkilerden nefret edercesine kaçınarak pasif mukavemetin en iyi örneklerini vermekte, imkan ve fırsat buldukça tepkilerini göstermektedirler. Son yıllarda meydana gelen milli ve dini nitelikli hareketler dünya gündeminde geniş yankı bulmuştur.
1990 yılının Nisan ayında Kaşgar'ın Barın kasabasında vuku bulan ve yüzlerce Mücahidin şahadeti ile son bulan ayaklanma, bu ülkede Müslüman Türkün asırlardır kökleşen milli ve dini inançlarının sökülüp atılamayacağına en iyi cevap olmuştur.
Şubat 1997 de Gulca'da meydana gelen olaylarda yüzlerce Müslüman Türk idam edilmiş ve binlerce kişi yargısız ve haksız şekilde tutuklanmıştır.
Halkın Müslüman-Türk olarak yaşama ve var olabilme mücadele azmini kırmak ve yok etmek amacıyla dini inançlara ve İslami değer ve müesseselere karşı, İslam dünyasının gözleri önünde insanlık dışı yöntemlere baş vurulmaktadır.
Ne yazık ki, İslam dünyası bütün bu olup bitenlere seyirci kalmakta ve Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerinin bu acıklı durumuna ilgisiz bir tavır içerisindedir. 30 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman Türklerin maruz bulunduğu insanlık dışı zulüm ve işkence, İslam dünyasının gafletten uyanmasını temin edememekte ve onların vicdanlarını harekete geçirmeye kafi gelmemektedir. İslam dünyasının bu duyarsızlığı ve ilgisizliği gerçekten acı ve acı olduğu kadar da elem vericidir.
Türkiye'nin Doğu Türkistanlı kardeşleriyle soy, dil, din, tarih ve kültürel bağları ile ilgilenmesi doğaldır. Milli bir borçtur.
Türkiye'nin, Doğu Türkistan'da esaret altında yaşayan Müslüman Türk soydaşlarına karşı göstere geldiği, ilgi ve yakınlık için; daima minnet ve şükran duyguları ile doluyuz.
Suudi Arabistan yönetimi Çin işgalinden kaçarak bu ülkeye sığınan Doğu Türkistanlılara kucak açmış ve bu topraklara yerleşmelerine izin vermek suretiyle İslam kardeşliğinin en güzel örneğini vermiştir. Binlerce Uygurca açıklamalı Kur'an-ı Kerim ve Uygurca dini kitaplar bastırmıştır. Bu kitapları bu ülke Müslümanlarına bedelsiz olarak yollamış ve bu konudaki ihtiyaçlarının karşılanması için büyük çaba göstermiştir.
Hacı adaylarına gelebildiği komşu ülkelerdeki Suudi Arabistan dış temsilciliklerinden vize alabilmelerini temin etmiştir. Hac mevsimine yetişemeyen hacı adaylarına oturma izni dahi vermiştir. Hacıların bu ülkedeki ikametleri esnasında barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamıştır.
Müstevli Çin yönetimince Doğu Türkistan Müslümanlarına yıllardan beri uygulanan ve bir insanlık ayıbı olan doğumu yasaklama ve mecburi kürtaj için Suudi Arabistan İslami Fıkıh Akademisi 2002 yılında bu uygulamanın İslam dinine aykırı olduğu yolunda bir fetva yayınlamış ve Komünist Çin yönetiminin bu insanlık dışı cinayetini kınamıştır.
Merkezi Mekke-i Mükerreme'de bulunan Dünya İslam Birliği (Rabıta) Teşkilatı, Doğu Türkistan Müslümanlarının haklı davalarına büyük ilgi göstermiştir. Doğu Türkistan liderleri Mehmet Emin Buğra'yı daha sonra da İsa Yusuf Alptekin'i Kurucular meclisi Üyeliğine kabul etmiştir. Halen Doğu Türkistan Vakfı Başkanı ve Doğu Türkistan Milli Kurultayı Onursal Başkanı olan Emekli General M. Rıza Begin Kurucular Meclisi üyeliğini yürütmektedir.
Rabita teşkilatınca her dönem yapılan toplantılarda Doğu Türkistan meselesi çeşitli vesilelerle gündeme getirilmektedir. Bu toplantılarda Doğu Türkistan ile ilgili olarak alınan tavsiye kararları başta BM'ye üye ülkelerin hükümetlerine, İslam Konferansı Teşkilatına, çeşitli uluslararası kurum ve kuruluşlara ulaştırılması sağlanmaktadır.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yüksek öğretim kurumlarına yerleşen çok sayıda Doğu Türkistanlı öğrenciye, öğrenimlerini sürdürebilmeleri için öğrenim bursu temin etmektedir.
Dünya İslam Birliği Teşkilatı çeşitli platformlarda Doğu Türkistanlı mazlum kardeşlerinin dert ve sorunlarını gündeme taşımakta ve o kardeşlerinin ıstıraplarının ortadan kaldırılması ve en azından hafifletilmesi için girişimlerde bulunmaktadır. Düzenlenen bir çok milletlerarası toplantılara Doğu Türkistanlı temsilcileri davet etmek suretiyle, onların haklı ve barışçıl davalarının sürekli gündemde tutulması ve canlı kalmasına yardımcı olmaktadır.
Din aleyhtarı tüm propagandalara, baskılara, zulüm ve işkencelere rağmen, 30 milyonluk bir Müslüman toplum, Doğu Türkistan'da var olabilme mücadelesini sürdürmektedir.
Her toplumun ve her milletin en tabii hakkı olan “inanç ve ibadet hürriyeti”nden kültürel haklardan, Doğu Türkistan halkı tamamen mahrum durumdadır. Bu manevi değerlere kavuşma ve var olabilme mücadelesi vermekte olan bu mazlum milletin Türk ve İslam dünyasından ve hür alemden acil ilgi ve yardım beklemektedir.